Kelebek
Beni Televole’de göremeyeceksiniz
Pınar YILMAZERLER
12.07.2005
Son günlerde İlhan İrem bestesi olan ‘Konuşamıyorum’la gündemde Nilgül. Kimseye beste vermemesiyle bilinen İrem’in bu kuralı ilk kez onun için bozması, Nilgül’ün eleştiri bombardımanına tutulmasına neden olmuş... Hiçbir polemiğe girmeyeceğini belirten şarkıcı kendi ifadesiyle; ‘Televole kültürü’nün bir parçası olmamaya da kararlı!
Yıllardır müzik piyasasının içindesin. Bulunduğun noktadan memnun musun?
Kabul etsen de, etmesen de bu sistemin içinde bir takım gerçekler var. Şu an konser veren insanlara baktığında bir dönem mutlaka ‘televole kültürü’ne bulaşmışlar. Bu programlara çıkıp, sunmuşlar. Çok iddialı çıkışlar yapmışlar. Birçoğunu iyi tanıdığım için bu kadar kesin konuşuyorum. Ben bunların hiçbirini yapmadım. Bugüne dek kimse beni Televole’de görmedi. Televole bir simge. Ona benzer bütün programları kastediyorum. Hatta son zamanlarda İlhan İrem’in ‘Konuşamıyorum’ şarkısıyla beni bir polemiğin içine çekmeye çalışıyorlar. Girmiyorum.
- Bu tarz polemiklere girmemek yapından kaynaklanan bir şey mi, yoksa girmemek için kendini kontrol mu ediyorsun?
Tamamen yapımdan kaynaklanıyor. Popülerliği küçümseyen bir tavrım var. Aslında yaptığım işle tezat bir durum. Ama boş boş konuşmalara tahammül edemiyorum. Böyle bir şeyin içinde olursam da çok utanırım.
- Peki polemik yaratmadan tanınıp, dinlenmenin yolu nedir?
Çok iyi şarkılar yapmak. Çok daha büyük kitlelere seslenmek. Benim bildiğim tek yol bu!
- İlhan İrem’in ‘Konuşamıyorum’ şarkısını söyledin. Bu konuda hiç eleştiri aldın mı?
Hem de çok! ‘Niçin onun şarkısını söyledin?’, ‘Söyleyememişsin’ gibi eleştiriler aldım. Ama bunlara alınmıyorum. Ortaya bir şey koyan insan, gelebilecek her şeye de hazırlıklı olmalı. Ortaya bir şey koymak; büyük bir iddiadır çünkü. Destek de gelir, eleştiri de... Ama özellikle İlhan İrem’in şarkısı konusunda yapıcı olmadığı için gelen eleştirileri kaale almıyorum. Benim içime sindi. İlhan İrem de çok beğendiğini söyledi. İçim rahat. Bugüne dek kıramayacağı birçok insanı reddetmek zorunda kalmış. Yine de bestelerini vermemiş. Ama bana verdi. Bu benim için büyük bir şans. Herkesi memnun etmek zorunda değilim. Sahneye çıkıyorum. Şarkımı bitirdiğimde ışıklar sönüyor ve kendi dünyama geri dönüyorum. Kendimle ilgili şunu anladım; ben salt şarkıcı değilim! Her konuda inanılmaz bir öğrenme aşkım var. Kendimi sadece müziğe veremem. Her şeyi sorguluyorum. Okuyorum, öğreniyorum. Dolayısıyla bütün enerjimi müziğe vermiyorum.
- Albümün ilk çıkış parçası olan ‘Pışpışla Beni’ ticari bir parça mıydı?
Evet. Kimse bana yakıştıramadı aslında. O dönem çok ağır bir ameliyat geçirdim. Eğlenmeye ihtiyacım vardı. Öyle bir dönemin şarkısı ‘Pışpışla Beni.’
- Müzik dışında neler yapıyor, nelere enerji harcıyorsun?
Bir kere çok okuyorum. Yazmayı da çok seviyorum. Hayata dair her şeyi yazıyorum. Bir gün tüm yazdıklarımı kitap haline getireceğim. Bir de son zamanlarda takı tasarımı yapıyorum.
- ‘Hayattaki duruşun nedir’ diye sorsam...
Bundan beş, altı yıl önce hayatımla ilgili şeffaflık ve dürüstlük kararı aldım. Ama bu kararı alırken canımın bu kadar yanacağını bilmiyordum!
- Neden böyle bir karar aldın?
Çünkü insan olarak hepimizin riyakarlık yaptığını düşünüyordum. İstemediğim insanlarla, istemediğim ortamlarda çok sık bulunduğumu, istemediğim gibi davrandığımı fark ettim. Sonra her şeyin benim elimde olduğunu keşfettim. Karşımdakinin canını acıtsam da, daha net olmaya başladım. Hep oynamaya alışmışız. Günlük ilişkilerimizde, meslek hayatımızda, dostluklarımızda söylediklerimiz ve aklımızdan geçenler aslında çok farklı! Tüm bunları düşünüp önce kendime dürüst olmaya çalıştım. İnsanın bazı şeyleri kendi kendine itiraf etmesi çok zor bir şey. ‘Egondan dolayı böyle yaptın’ diye canımı acıta acıta bu işe başladım.
- Peki bu durum çevrendeki insanları kırmıyor mu?
Durduk yerde kimseye hakaret etmiyorum ama sevmediğim insanlara karşı daha mesafeliyim. İnsanlar zamanla bu tavrıma alıştı. Bence böylesi daha net bir iletişim biçimi. Elimden geldiğince riyakarlık yapmamaya çalışıyorum.
Beni Televole’de göremeyeceksiniz
Pınar YILMAZERLER
12.07.2005
Son günlerde İlhan İrem bestesi olan ‘Konuşamıyorum’la gündemde Nilgül. Kimseye beste vermemesiyle bilinen İrem’in bu kuralı ilk kez onun için bozması, Nilgül’ün eleştiri bombardımanına tutulmasına neden olmuş... Hiçbir polemiğe girmeyeceğini belirten şarkıcı kendi ifadesiyle; ‘Televole kültürü’nün bir parçası olmamaya da kararlı!
Yıllardır müzik piyasasının içindesin. Bulunduğun noktadan memnun musun?
Kabul etsen de, etmesen de bu sistemin içinde bir takım gerçekler var. Şu an konser veren insanlara baktığında bir dönem mutlaka ‘televole kültürü’ne bulaşmışlar. Bu programlara çıkıp, sunmuşlar. Çok iddialı çıkışlar yapmışlar. Birçoğunu iyi tanıdığım için bu kadar kesin konuşuyorum. Ben bunların hiçbirini yapmadım. Bugüne dek kimse beni Televole’de görmedi. Televole bir simge. Ona benzer bütün programları kastediyorum. Hatta son zamanlarda İlhan İrem’in ‘Konuşamıyorum’ şarkısıyla beni bir polemiğin içine çekmeye çalışıyorlar. Girmiyorum.
- Bu tarz polemiklere girmemek yapından kaynaklanan bir şey mi, yoksa girmemek için kendini kontrol mu ediyorsun?
Tamamen yapımdan kaynaklanıyor. Popülerliği küçümseyen bir tavrım var. Aslında yaptığım işle tezat bir durum. Ama boş boş konuşmalara tahammül edemiyorum. Böyle bir şeyin içinde olursam da çok utanırım.
- Peki polemik yaratmadan tanınıp, dinlenmenin yolu nedir?
Çok iyi şarkılar yapmak. Çok daha büyük kitlelere seslenmek. Benim bildiğim tek yol bu!
- İlhan İrem’in ‘Konuşamıyorum’ şarkısını söyledin. Bu konuda hiç eleştiri aldın mı?
Hem de çok! ‘Niçin onun şarkısını söyledin?’, ‘Söyleyememişsin’ gibi eleştiriler aldım. Ama bunlara alınmıyorum. Ortaya bir şey koyan insan, gelebilecek her şeye de hazırlıklı olmalı. Ortaya bir şey koymak; büyük bir iddiadır çünkü. Destek de gelir, eleştiri de... Ama özellikle İlhan İrem’in şarkısı konusunda yapıcı olmadığı için gelen eleştirileri kaale almıyorum. Benim içime sindi. İlhan İrem de çok beğendiğini söyledi. İçim rahat. Bugüne dek kıramayacağı birçok insanı reddetmek zorunda kalmış. Yine de bestelerini vermemiş. Ama bana verdi. Bu benim için büyük bir şans. Herkesi memnun etmek zorunda değilim. Sahneye çıkıyorum. Şarkımı bitirdiğimde ışıklar sönüyor ve kendi dünyama geri dönüyorum. Kendimle ilgili şunu anladım; ben salt şarkıcı değilim! Her konuda inanılmaz bir öğrenme aşkım var. Kendimi sadece müziğe veremem. Her şeyi sorguluyorum. Okuyorum, öğreniyorum. Dolayısıyla bütün enerjimi müziğe vermiyorum.
- Albümün ilk çıkış parçası olan ‘Pışpışla Beni’ ticari bir parça mıydı?
Evet. Kimse bana yakıştıramadı aslında. O dönem çok ağır bir ameliyat geçirdim. Eğlenmeye ihtiyacım vardı. Öyle bir dönemin şarkısı ‘Pışpışla Beni.’
- Müzik dışında neler yapıyor, nelere enerji harcıyorsun?
Bir kere çok okuyorum. Yazmayı da çok seviyorum. Hayata dair her şeyi yazıyorum. Bir gün tüm yazdıklarımı kitap haline getireceğim. Bir de son zamanlarda takı tasarımı yapıyorum.
- ‘Hayattaki duruşun nedir’ diye sorsam...
Bundan beş, altı yıl önce hayatımla ilgili şeffaflık ve dürüstlük kararı aldım. Ama bu kararı alırken canımın bu kadar yanacağını bilmiyordum!
- Neden böyle bir karar aldın?
Çünkü insan olarak hepimizin riyakarlık yaptığını düşünüyordum. İstemediğim insanlarla, istemediğim ortamlarda çok sık bulunduğumu, istemediğim gibi davrandığımı fark ettim. Sonra her şeyin benim elimde olduğunu keşfettim. Karşımdakinin canını acıtsam da, daha net olmaya başladım. Hep oynamaya alışmışız. Günlük ilişkilerimizde, meslek hayatımızda, dostluklarımızda söylediklerimiz ve aklımızdan geçenler aslında çok farklı! Tüm bunları düşünüp önce kendime dürüst olmaya çalıştım. İnsanın bazı şeyleri kendi kendine itiraf etmesi çok zor bir şey. ‘Egondan dolayı böyle yaptın’ diye canımı acıta acıta bu işe başladım.
- Peki bu durum çevrendeki insanları kırmıyor mu?
Durduk yerde kimseye hakaret etmiyorum ama sevmediğim insanlara karşı daha mesafeliyim. İnsanlar zamanla bu tavrıma alıştı. Bence böylesi daha net bir iletişim biçimi. Elimden geldiğince riyakarlık yapmamaya çalışıyorum.